'MERHABA'nın Gücü #3
Bloğun '3'. yazısı ile karşındayım. Vermiş olduğun
destekten ötürü çok teşekkür ederim. '173' saattir hayatta
olan bloğumda yaptığın tüm yorumları dikkate alıyor ve zaman zaman
değiştiriyorum.
Bu '3' günlük zaman
diliminde 'Merhaba' nın olağanüstü etkisine tanıklık ettiğim için
seninle paylaşmak istedim. Belki de senin için bir şeylere vesile olabilirim.
Çıkış hikayesinden kısaca bahsedeyim. Yaşadığım alandan, '294' adımda
ulaştığım süper markette, ton balığına ulaşma serüvenimin bu denli ilginç
deneyimlere gebe olacağını tahmin etmemiştim. Marketten içeri girdikten '21' adım
sonra, genelde ton balığını sepete atmış oluyorum. Fakat o sürede fark etmediğim
meğer ne çok şey varmış, nasıl bu kadar duyarsız davranabilmişim? Aklım almıyor.
Maskelerin çenelerde olduğu şu zamanlarda çalışanların yoğun bir tempo ile mal
dizişini izledim. 'Kolay gelsin' li cümleler, insanlarla göz teması kurmadan 'Teşekkürler'
ile geçiştirilirken, yüksek sesle 'Merhaba' diyerek olduğum yerde sabit
kalıp bir arayışta olduğumu ima ettim. İki büklüm palet dizen personel yerinden
doğrularak, 'Merhaba' deyip ' Buyurun' la tamamladı.
-'Yaklaşık '20' saniyede '6' ürün
diziyorsunuz, bu '8' saatlik zaman diliminin ne kadarını
kapsıyor?'
-'Nasıl yani abi? ' (sizli cümlelerden senli cümlelere geçildiği
zaman yakınlık hissedilmiş demektir)
-'Yani ortalama gün içinde, tek vardiyada kaç saat kasaya bakıyor,
kaç saat mal diziyorsun?'(senli çıkışını destekle onaylıyorum)
-'Abi o değişiyor ya. Ben mesela bugün yoğunluk az diye pek kasaya
bakmadım.'
-'Sence bugün kaç palet mal dizmişsindir?'
-'4' palet falan dizmişimdir abi'
Bu şu demek. Yaklaşık olarak tek tek, günde '600' ürünün
yer değişikliğini sağlıyor bu çalışan. Bunu yaparak, 'bu ürünü alabilirsiniz'
mesajını bilinçaltımıza yerleştiriyor. Kasaya ilerlediğimde, eğer tabi sadece
ton balığı için gittiysem konuşurken ki '2-3' adım rötarı ile
toplam '45' adım sonrasında, 'Hoş geldiniz' mesajıyla
karşılaşıyorum kasada. Hoş buldum 'Merhaba' diyerek direkt
konuya giriyorum.
-'Günde ortalama kaç kişiye Hoş geldin diyorsunuz?'
-'Buraya günde '900' kişi geliyor '2' kasa
çalışırsak '400-500' kere söylüyorumdur neden sordunuz? '
-'Merak ediyorum gün içinde bir kelimeyi eğer zorunda kalmazsak
kaç kere söyleyeceğimizi veya bir şeyler ezberlemek için bu kadar efor
harcasaydık 1 günde neler yerleşirdi hafızalarımıza?'
-'Valla hocam yoğun tempo çalıştığımız için anca tatil günlerinde
eş dostla vakit geçiriyoruz' (hocam kelimesi karşı tarafın size, sürekli
kurduğu bir hitap şekli değilse saygı ve sempati duyduğunu gösterir.)
-'Çok depresif konuştun, izleyeceğini bilsem kısa bir dizi falan
önerirdim maksat kafan dağılsın bu kadar yıpratma kendini' (gülerek samimi bir
tonla aynı dünyada yaşadığımızı ima ediyorum.)
-'Pek zamanım yok ama bakayım hocam söyleyin siz'
-'”Derek.”, kısa
bölümlerden oluşuyor ve çok sıkmaz seni, müsait oldukça bakarsın. Hadi kolay
gelsin.'
-'Sağ olun' (diyor ve ona emredilen tebessümü göstererek sırada ki
müşteriye ben dükkandan çıkmadan hoş geldin diyerek onu karşılıyor.)
Asıl olayların koptuğu yer şurası. Akşama doğru tekrar meyve almak
için gittiğimde, aynı personel beni gördüğünde;
-'Hocam yemek arasında baktım diziye. Sezon '6' bölümmüş,
ilk bölümü çok sevdim ve mutlaka izleyeceğim.'
-'Beğenmene sevindim. Sen bak üzerine konuşalım.'
-'Tamamdır hocam.'
Bak. Çalışan belki dünyanın en sıkıntılı insanlarından biridir. Ya
da arkamdan tonla laf etmişte olabilir. Ben 'Merhaba' diyerek
bu kişiye akşam eve gittiğinde kafa dağıtması için bir seçenek sundum. Yani
elbette bu kadar büyük bir şey olmayabilir ancak o akşam o diziyi izlediği
zaman, tanımadığı biri ile dolaylı yoldan etkileşime girmiş olacak. Sanal
dünyanın dışında. Sadece '48' saniye dayandı önümdeki müşteri,
diğer kasanın açılmasını talep etmek için. Bunca stresi insan kaldırabilmeyi
öğreniyor mu? Yoksa normalde bu insanlar özel mi? Yani beklemeye hiç tahammülümüz
kalmamış durumda. Çalışan için diğer kasaya taşınan mallar bile kendisini
değersiz hissettirebilecek ölçüde. Başaramadım, müşteri beklemedi ve yavaş
kaldığım için söylenip diğer kasaya geçti. Halbuki umrumuzda mı? Değil. Biz
alışverişi bitirip çıkalım, kasası personeli sorun değil. Ama zamanla yarışır
hale gelişimiz bizi yaptığımız işin niteliğinden de koparmış durumda.
Çalışanlara saygımız çok azaldı. Paramızı kullandığımız her alanda bir üstünlük
kurmaya çalışır hale geldik. İlginç bir şekilde buna maruz kalan çoğu insanda
aynısını müşteriyken yapmakta! Kendi içinde paradoks yaratan bu durumlara
tanıklık ettikçe, nasıl daha yavaş, kontrollü hareket edebilirim merak ediyorum,
notlar alıyorum. Benim süper markette yaşadığım olay, kadınlar için belki
kuaförlerde gerçekleşebilir ama biz erkekler için bu durum yıllardır kıraathanelerde
gerçekleşiyor. Biriyle tanışık olmadan aynı sohbette bulabilirsiniz kendinizi.
İsim bilmezsin sima bilirsin. O enerji olaya seni öyle bir çeker ki '14.600' günlük
arkadaş gibi hissedersin konuştuğun kişiyle.
Velhasıl 'Merhaba' nın gücünü farklı sosyal deneylerle irdeleyeceğimin haberini buradan vermiş olayım. Apartman sohbetleri, hiç tanımadığım '30' farklı karşı cins, evli insanlar ve aklıma şu an gelmeyen birçok şeyin istatistiğini tutarak, iletişim metotlarını derleyeceğim. İnsanlara selam vermekten korkma. Kimse sana selam verdiğin için düşman olmuyor. Ama bazı istenmeyen durumlarda olabilir. Çünkü denge sorunu yaşayan canlı da çok. Blogsözlük'te insanlar hakkımda girdilerde bulunuyor özelden eleştiren de çok. Ama takdir eden de var. Bu hayatı sürekli aynı çizgide yenilgiden uzak yaşarsan, koşullar seni zorladığında teslim olma seçeneği aklını çelecektir. Bu hayat, ayrıntıların farkındalığı ile sana mutluluğu bahşedebilir. Başkalarının yapamazsın dedikleri şeyleri düşünürken, o şeyler için nelerden vazgeçtiğini hatırlat kendine. Oturduğu yerden sadece fikir veren biri elbette aldığın sonuca odaklanacaktır. Bu senin yaptığın işin, bundan '20' yıl sonra olumlu sonuçlanmayacağı anlamına gelmiyor ki! (en kötü '7300' gün, o kadar sürmez zaten.) 'Merhaba' nın anlamı 'benden zarar gelmez' e çıkıyor. 'Merhaba' demekten korkma. Bana '10' günde bir dışarı çıktığını söyleyen, insanları sevmediğinden bahseden okurum, kendini bloke edersen sadece kendin açabilirsin. Bunu istemekte, hareket etmedikçe daha çok yük haline gelecektir. Eğer aklında 'Merhaba' ile ilgili kişisel deneyimlerin varsa yorumlarda belirtmeni çok isterim. Muhakkak bana ulaş. Aşağıda iletişim bilgilerim mevcut. Her yazı sonu olduğu gibi biraz da '3' günde neler saydığıma göz atalım. (Su tüketimi, yiyecek etkisi, uyku düzeni ve daha birçok alanda bariz değişiklikler mevcut.)
'3'günde
olan değişiklikler:
-3 defa yıkandım harcadığım su miktarı 16.5 litre.
(azalmış)
-2 defa yürüyüşe çıktım 27.361 adım attım. (yürüyüş
artmış)
-4 defa yürüyüş sonrası oturduğum cafe’de servis yapan kadının
basenlerine ve göğüslerine baktım, 8 defa cafe’nin balkon
holüne geldiğinde göz göze geldik ve yaklaşık 1.5 saniye
gözlerini kaçırmadı. (bakarken vücuduna dokunuyor, bu utangaç ve kendini
savunmasız hissettiğini gösterir)
-3 defa ailemle aynı masada yemek yedim
-1
defa
rolon kullandım. (normalde her alışverişe çıktığımda kullanıyordum. Ama vücuda
bu kadar kimyasal almaya ne gerek var? Alt tarafı süper markete gidiyorsun.)
-0 parfüm sıktım. (rolon gibi her dışarı
çıktığımda parfüm sıkıyordum. Ne gerek var?)
-22 defa işedim fakat şebeke suyu tükettiğim zamanlar renk ve
yoğunluk farkı var idrarımda. Bunu hep merak etmişimdir sanıyorum çok masum
değil içtiğimiz şehir suları.
-1 defa fastfood tükettim.(23 parça döner
tanesi 9 adet parmak patates vardı dürümün içinde)
-6.5 saat video montaj yaptım bunun da etkisiyle 181.911 defa
fareye tıkladım
-621 kişiye blog tanıtım mesajı yolladım klavye sözcük kullanım
oranım kopyala yapıştır harici 101.407.
-5 bardak kahve 13 bardak çay tükettim.
Bunların tedariki için odam ile mutfak arasında 5250 adım
attım.
-25 defa maskemi çeneme indirip geri taktım.
-1 bilgisayar tamir ettim.
-12 barfiks çektim. (azalmış)
-4 halı katladım.
-Tanımadığım 7 insana
‘Merhaba’ dedim.
-36 kadının omuzlarından belli olan sütyen askısına gözüm kaydı
bunu net hatırlamamakla birlikte 18'i siyahtı.
-1 kavgaya denk geldim.
-22 defa derin nefes alıp yavaşça verdim. (bu bambaşka bir şey)
-109 sokak hayvanı gözüme çarptı. (çoğu önceden gördüklerim)
-30 saat internet kullandım. (azalmış)
-3891 defa telefonun dokunmatiği ile temas ettim.
-1 kilo aldım ancak karın kaslarım ve adonisler kasınca belli
oluyor. (çözemedim araştırıyorum alt karın var ama 4 kas net
tuhaf)
-7 bölüm, bölümleri 23 dakikalık olan dizi izledim.
-23,5 TL harcadım
-36 sayfa kitap okudum
-20 sayfa dergi okudum
-2 maç izledim fakat gözüm 90 dakikanın 3300 saniyesine
odaklanabildi
-46 şarkılık bir playlist’in şarkı sözlerinin sözcükleri
toplamını çıkardım, 12.223 sözcükten oluşuyor.
İşte
o playlist.
Ayrıca
ben her gün sıçıyorum. Fakat buna henüz okuyucu kitlesi alışkın
olmadığı için renk, ağırlık ve yapı anlamında istatistik vermeyeceğim. Ne
yersem nasıl bir şey çıkartıyorum bunları da yazıyorum.
Son
olarak her yazı sonunda kullanılan harfleri tek tek veriyordum ancak göz
yoruculuğu şikayetleri aldım. Bu yüzden yazı + tanıtım + Youtube müzik+ Google
araması +sözlükler + Discord vb. tüm mecralarda kullandığım sözcüklerin
toplamını vermeyi düşündüm.
'30' saatlik internet kullanımım boyunca Android ve masaüstü PC
üzerinden toplam '471.229' sözcük kullanmışım. Bu
istatistikleri not aldığım defterime kalemle yazdığım sözcükler hariç.
'3' yazı boyunca toplam '9' günde saydığım her şeyin
şu anki adedi '42.842.116'
Bulunduğum
muhitte '203' insan gördüm fakat bunu dahil etmedim zira
unuttuğum istatistikleri etik olmadığından eklemiyorum. Ancak geneli kısa kollu
ve tayt-şort ağırlıklıydı. Bu da benim nasıl bir ortamda
bulunduğumun istatistiğini verir :)
Hayatıma
dahil olduğun için çok teşekkür ederim. Beni takip etmen çok mutlu
hissettiriyor. Amacım bloğun büyümesinden önce ‘.com’ a geçebilecek bütçeyi
toparlamak. Bu yazıma yorum atarsan çok sevinirim. Twitter üzerinden
takip edersen bayılırım. Sözlükte ki başlıklarıma yazarsan herhalde görünmeye’bile’bilirim...
Görüşürüz.
Ekşisözlük:
Ekşisözlük:
Gayet güzel bir bakış açısıyla günümüzde bir merhaba demenin ne kadar etkili olduğunu güzel bir dille anlatmışsın. Umarım daha sonraki yazıların da güzel ve sürekliliği olan yazılar olur.
YanıtlaSilgüzel, fakat farklı öğretilerden ve farklı sosyal bilim alanlarından analizlerle zenginleştirilmeli.
YanıtlaSilMultitasking olduğunda acaba bu kadar kayıp veya kaybettiğimizi düşündüğümüz vaktin ne kadarı geri kazanılabilir diye düşünüyorum şahsen asıl olarak veriler ve sayılara takıldım onun harici etkileyici diyebilirim kendi açımdan
YanıtlaSilBence merhaba kelimesinin gücünü güzel bir dille anlatmışsınız. Ben de kendi hayatımda 'merhabalar' kelimesiyle başladığımda, insanların bana daha nazik yaklaştığını görmüştüm.
YanıtlaSilGün içinde yaptıklarını bu şekilde sayıya dökmen bir yandan da korkunç bir gerçeği ortaya çıkarıyor; hiçbir şey yapmadığımızı düşünürken ne kadar çok şey yapıyoruz aslında. Daha yolun başındasın ancak ileride çok ilginç istatistiklerle karşılaşacağımı hissediyorum.
YanıtlaSilGüzel yazılmış fakat bi akademik çalışma olarak yazılması daha hoş olabilir.
YanıtlaSilGenel hatlarıyla incelendiğinde yazı gerçekten gereksiz istatistikler barındırıyor. Ancak bazen gereksiz bulunan detayların üstüne gidildiğinde kişi, farklı konulara uzanabilecek düşüncelere ve çıkarımlara ulaşabilir. Bu yazı da aslında hayatta es geçtiğimiz birçok detayı vurgulayarak bizi bu detaylar üstüne düşünmeye itiyor. Bunun dışında ekleyebileceğim görüşüm "3 günde olan değişiklikler" başlığı altında bahsedilen değişikliklerin çok fazla olması. Kendi adıma o kısımda dikkatim biraz dağıldı. Umarım gelecek yazılar da en az bunun kadar dinamik ve ilginç olur.
YanıtlaSilbeğendim başarılarınız devamını dilerim
YanıtlaSilmerhabanın gerekliliği güzel örneklerle anlatılmış tebrikler
YanıtlaSilbir merhabanın bu kadar detaylı düşüneleceğini hayal bile edemezdim :))
YanıtlaSilönerme ile altı çizilen sonuç biraz tutarsız kalıyor.
YanıtlaSilbir tezat var, onun dışında akıcı ve merhaba nın etkisi açısından güzel bir yazı.
Enfes bir anlatım şekli. Başarının en büyük sırrı "Asla vazgeçme".
YanıtlaSilGayet yerinde istatistikler olmuş. Konu gereksiz tabi ama istatistikler yerinde :). Görsel ögelerle desteklenmesi taraftarıyım devamını bekliyorum.
YanıtlaSilYazılarınızı okuyup bitirdiğimde hep "keşke biraz daha uzun yazsaymış" diyorum içten içe. Yazılarınızı gerçekten çok beğeniyorum, umarım hep böyle devam edersiniz.
YanıtlaSil